Kuran’a göre tüm peygamberler
insanları Allah’a teslim olmaya davet etmişler, Hristiyanlık, Yahudilik gibi
farklı farklı dinler yaymaya çalışmamışlardır. Fakat zulmedenler, sonradan,
dinlerini yozlaştırmış ve kendilerine başka başka isimler takmış, Allah’ın
fırkalara ayrılmayın öğütlerine rağmen parçalanmışlardır. Kuran’a göre, Müslümanlardan
olduğu gibi Yahudi ve Hristiyan topluluğundan da Allah’a gerçekten teslim olmuş
insanlar da vardır ve bu insanlar cennete gidebilecektir. Bu konuyla ilgili
detaylı yazımı şuradan okuyabilirsiniz: http://allahvar.blogspot.com.tr/2014/02/allah-katnda-din-islam-m-yahudiler-ve.html
Sizin için, dinden, Nuh'a önerdiğini, sana vahyettiğini,
İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı:
"Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları
çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini
kendisine seçer ve kendisine yönelenleri doğru yola iletir.
Şura Suresi, 13
Kuran, bize, birçok ayette,
birçok peygamberden söz eder ve asla Musa Yahudilerin peygamberidir, İsa
Hristiyanların peygamberidir, Muhammed ise Müslümanların peygamberidir demez.
Her peygamberin aynı şeyi (İslam’ı) tebliğ ettiğini söyler. Peygamberleri
yarıştırmamamız gerektiğini hatırlatır.
Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır;
müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine
inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle
demişlerdir: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız
sanadır."
Bakara Suresi, 285
Dinleri ve mezhepleri, aynı
lambadan çıkan farklı ışık huzmeleri olarak betimlemek de yanlış olur, çünkü
Allah tektir, O’ndan gelecek olan da tektir. Fırkalara ayrılmayın diyen Allah’ın
her topluluğa başka başka şeyler söyleyip bizi fırkalara ayırması ve kendiyle
çelişmesi düşünülemez. Her peygamberin kendi dinini yaymaya çalışması, Allah’ın
farklı farklı dinler yollaması zaten mantığımızla da çelişmektedir.
Allah’ın tek din olarak
sadece İslam’ı/Allah’a teslim olunmasını emretmesinin göstergelerinden biri de
Kuran’ın gelmiş geçmiş birçok peygamberi örnek göstermesidir. Allah’ın
yolladığı başka başka dinler varsa Kuran ne diye bize onlarca peygamberi örnek
göstersin? Ne diye onların sözlerinden, çabalarından bahsetsin? Sadece Muhammed
peygamberden bahsedebilirdi. Oysa Kuran’a bakınca her peygamberin neredeyse
aynı cümleleri toplumlarına tekrarladıklarını görüyoruz:
Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz hiç
sakınmıyor musunuz?"
"Ben sizin için gelmiş, güvenilir bir resulüm."
"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."
"Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim
ödülüm sadece alemlerin Rabbine aittir.
Şuara Suresi, 106-109
Sadece Şuara Suresi boyunca bile,
Nuh’un söylediği bu cümlelerin aynıları, Hud, Salih, Lut ve Şuayb peygamberler
tarafından da kendi toplumlarına tekrarlanıyor. ( Bkz: Şuara Suresi, 124-127,
142-145, 161-164, 177-180. ayetler) Anlıyoruz ki başka başka peygamberler,
başka yerlerde, başka zamanlarda, başka toplumlara “aynı şeyi” tebliğ etmişler.
Onları tek bir Allah’a ve O’ndan sakınmaya çağırmışlar. Zaten her gelen peygamber
önceki peygamberleri ve kitapları tasdik etmiştir. Eğer herkes başka bir dinle
gelseydi herkes kendi dinini yaymaya çalışır, kimse kendinden öncekini
tasdiklemezdi.
Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey
İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı
ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak
gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller
getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler. Saff Suresi, 6
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarından mutlaka haberdardır; her şeyi görendir.
Fatır
Suresi, 31
Ateistlerin eleştirilerinin aksine, Sümerlerde İslam izine rastlamak çok normaldir, Kuran ile uyumludur, çünkü Adem'den beri toplumlara İslam'ın gönderildiği bildirilmektedir. Binlerce yıl önce, birçok
peygamberden evvel gelmiş İbrahim peygamberin Müslümanlardan olduğunu da yine Kuran’dan
öğreniyoruz. Demek ki binlerce yıldır Yaratıcımız bizden aynı şeyi istiyor:
Kendisine teslim olmamızı, O’na ortak koşmamamızı ve O’ndan sakınmamızı.
İbrahim, ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O
sadece kendini Allah'a teslim ederek her türlü batıldan yüz çevirmiş bir
Müslümandı/Allah’a teslim olandı. Müşriklerden de değildi. Ali İmran Suresi, 67
Allah, peygamberleri
kitaplarla birlikte aynı din için art arda göndermiş, fakat insanlar Allah’ın
indirdiği kitabı zamanla tahrif etmişler, çarpıtmışlardır (Bkz: Bakara Suresi
75, Maide Suresi 13, A’raf Suresi, 162). Kuran ise korunmuştur ve korunacaktır
(Bkz: Hicr Suresi 9, En’am Suresi 115). Allah Kuran’ın bozulmasına izin
vermeyecektir. Kuran, son kitap olduğu için, diğerlerinin tahrifine izin verilirken, Kuran'ın korunması ve değişmeyecek olması da gayet mantıklıdır. Kuran’ın, hayatın en temel meselelerine en mükemmel çözümleri getirmesi,
en güzel ahlak anlayışını oluşturması, içinde hiçbir çelişki bulunamaması ve
yeni yeni öğrendiğimiz evrenin genişlemesi gibi birçok bilimsel mucizeyi
yüzyıllar önce söylemiş olması korunduğunun delillerindendir (İnşallah ilerde
bu konuyla alakalı detaylı bir çalışma yapmayı çok istiyorum).
Allah katında din İslam'dır/Allah'a teslim olmaktır.
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık
ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın ayetlerine nankörlük ederse,
Allah, hesabı çabucak görecektir. Ali İmran Suresi, 19
Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul
edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.
Ali İmran Suresi, 85
Kuran’da, kendilerine
Hristiyan ve Yahudi diyenler, kendilerine taktıkları adla Hristiyanlar,
Yahudiler diye anılırlar. Yukarıdaki ayetler, kendilerine kitap ve ilim
verilenlerin azgınlık ve kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüğünü ve tek gerçek
dinin İslam olduğunu söylüyor. Evet, Allah katında din İslam’dır. İslam ise
Allah’a teslim olabilmekten geçer. Peki Allah’ a nasıl teslim olunur? Orduya
teslim olunca askerler nasıl ki tüm yasaklara uymak ve her emri yerine getirmek
zorundadır, Allah’a teslim olunca da aynı şey geçerlidir. Allah’ın emir ve
yasaklarını ise onun bunun hadis kitaplarından değil sadece Allah’ın kitabından
öğrenebiliriz. Bunun için elimize bir adet Kuran meali alıp okumamız gerekecek.
Unutmamamız gereken önemli
nokta ise Allah’a teslim olmuş diyebileceğimiz Hristiyan ve Yahudiler de
vardır. Genelde “Allah katında din İslam’dır” denince, akla sadece Kuran’dan
uzak yaşayan fakir, ezik, cahil, zalim Ortadoğu ülkeleri geliyor ve “Bunlar mı
yani şimdi en doğru yolda olanlar, bu mudur en iyi din!” deniyor. Oysaki
Allah’a teslim olmak demek bir Ortadoğu ülkesinde doğup kelime-i şehadet
getirmekten ibaret değildir. Onlar Kuran’a dayalı İslam’ı yaşamadıkları hatta
aksine kendi uydurdukları dini yaşadıkları için bu haldeler. Elhamdülillah
Müslümanım diyoruz, fakat daha bunun ne anlama geldiğini bilmiyoruz. İslam bize
neler söylüyor bilmiyoruz. Peki o halde bir Yahudi ya da bir Hristiyan’ın
bizden daha Müslüman çıkmasına neden şaşırıyoruz?
Elbette yobazlar sadece
bizde değil. Nasıl ki Müslümanlar sadece Müslümanım demenin yeterli olduğunu
düşünüyorlar ve Müslüman olmayanları yanlış yolda görüyorlarsa; Yahudi ve
Hristiyanların yobazları da Müslümanlar gibi düşünmüş olacaklar ki, onlar da
bizim Yahudi ve Hristiyan olmamızı istemişler ve Allah gereken cevabı vermiş:
"Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğruya
kılavuzlanasınız." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil. Şirk ve
yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim'in milletinden olalım. O, şirke
bulaşanlardan değildi." Bakara Suresi, 135
De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e,
İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Musa'ya, İsa'ya ve
diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini
ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız." Ali İmran Suresi, 84
Eğer Allah her topluma başka
başka dinler gönderseydi elbette peygamberler arasında ayrım yapmayın demezdi.
Çünkü peygamberler illaki, Musa Yahudilerin peygamberi, İsa Hristiyanların
peygamberi, Muhammed Müslümanların peygamberleri diye ayrılacaktı.
Konuyla ilgili bir başka
örneği ise Firavun ile verelim:
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu,
azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce
şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah
yok. Ben de Müslümanlardanım/O'na teslim olanlardanım."
Yunus Suresi, 90
Görüldüğü gibi, Musa
döneminde yaşamış olan Firavun, son anında -böyle bir teslimiyet fayda vermese
de- Müslümanlardanım diyor. Eğer Musa peygamber Yahudilik diye bir din yaymaya
çalışıyor olsaydı, Firavun’un, ben de Yahudilerdenim demesi gerekmez miydi?
Anlıyoruz ki peygamberler Allah’tan gelen tek dini yaymaya çalışıp durmuşlar.
Tüm peygamberlerin ve onlara
uyanların vakti zamanında Müslümanlar olarak anıldığının delili olan en önemli
ayetlerden biri:
Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi
seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim'in milletini
esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a
teslim olanlar" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun,
siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekatı verin
ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel
yardımcıdır O! Hac Suresi, 78
Tüm bu ayetler ve buraya
eklemediğim nice ayetlerden şunu anlıyoruz ki; gerçek iman, Fenerbahçe, Beşiktaş,
Galatasaray takımlarından birini seçmek gibi Müslümanlık, Hristiyanlık veya
Yahudilikten birini seçmekle olmuyor. Musa İsa’yı döver, hayır İsa Musa’yı
döver, hayır Muhammed ikisini de döver demekle de olmuyor. Bu peygamberlerin
tümünü de aynı Allah yollamadı mı? O halde bilelim ki, tüm peygamberler sadece
Allah için geldi, bizi uyarmak, müjdelemek ve O’nun emir ve yasaklarını bize
bildirmek için geldi. Neyle anılırsa anılsın tek bir Allah’a inanan her
topluluğa düşen, şirkten uzak durmak ve Allah için, O’nun istediği gibi
yaşayabilmektir.
Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e,
İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Musa'ya ve İsa'ya
verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi
ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız. Bakara Suresi, 136
Tüm peygamberler
Müslümanların peygamberidir ve Allah baştan beridir bizi Allah’a teslim olanlar
yani Müslümanlar diye adlandırmıştır. Yahudi veya Hristiyan topluluğu
içerisinde olup da doğru düzgün inanan, şirk koşmayan, Allah’a teslim olmuş,
hatta bizden daha Müslüman müminler çıkabileceği asla göz ardı edilmemelidir. Tüm
peygamberler kimseden bir ücret beklemeden Allah’a teslimiyet dinini yaydılar,
aynı gerçeğe çağıran kitaplar da bizlere aynı kaynaktan geldi. O halde bizler
de kendimize Müslümanım/Allah’a teslim olanlardanım demeli ve bunun yanına
yöresine başka isimler takmaya gerek duymadan Allah’a ve Kuran’a yönelmeliyiz.
Yemin olsun, biz onlar için
sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Ondan önce kendilerine kitap
verdiklerimiz, ona da iman ederler.
O, onlara okunduğu zaman
şöyle derler: "İnandık buna, Rabbimizden gelmiş haktır o. Şüphesiz biz,
ondan önce de müslümanlardık." Kasas Suresi, 51-53